Loading

Çukurköy

Bölgedeki en eski yerleşmelerden biri olan ve Dumanlı Dağı üzerindeki küçük fakat verimli ovayı kontrol eden Çukurköy’deki yaşamın İ.Ö. 4. yüzyıla dayandığı kanıtlarla tespit edilmiştir. Köyün hemen doğusunda yer alan Asartepe üzerindeki kale ve tepenin batı yamacına inşa edilen su deposunun temel kazısından çıkan çanak-çömlek arasında İ. Ö. 4. yüzyıla tarihli Attika türü seramik ve yine bu döneme tarihli şarap testisi parçaları bulunmuştur. Bu iskanın, coğrafyacı Strabon’un (İ.S. 1. yüzyıl) sözünü ettiği Aiolis’in başkenti Kyme (Nemrut Limanı) tarafından bölgenin kolonize edilmesi sırasında kurulmuş olması mümkün. Ayrıca köyün içinde bulunan Hellence iki yazıttan biri Roma dönemine (İ.S. 2.-4. yüzyıl) ait bir epigram(şiir) olup, köy evlerinden birinin duvarı içinde kullanılan diğeri ise Bizans dönemine aittir. 

Dört bir yanı dağlarla çevrili bir ovada kurulmasından dolayı Çukurköy adını alan köy ile ilgili çeşitli rivayetler de var. Bu rivayetlerden birine göre: Dumanlı Dağ’ın kuzey yamacında İprim denilen yere yerleşen Çukur Bey, Turgut Bey ve Boz Bey adlarındaki üç Türk Beyi aralarında çıkan anlaşmazlık yüzünden birbirlerinden ayrılınca Çukur Bey şimdiki Çukurköy’ün bulunduğu yere yerleşmiş. Turgut Bey şimdiki Turgutlar Köyü’nün bulunduğu yere, Boz Bey ise Bozalan köyünün bulunduğu yere yerleşmişler. Böylece de bu üç köy kurulmuş ve beylerinin isimlerini almışlardır. 

Eski bir yerleşim alanı olan Çukurköy’de eski devirlerden kalma mezar ve yol kalıntılarına her yerde rastlamak mümkün. Köyün doğu-batı doğrultusunda giden kesme taşlardan yapılmış Kervanyolu denilen bir yolun kalıntılarına hala rastlanıyor. Söylendiğine göre bu yol Bergama’dan Manisa’ya kadar uzanmaktadır. Köy ve çevresinde bilimsel bir araştırma yapılmadığı için bu eserlerin hangi devirlerde yapıldığı bilinmiyor. Ancak köyün merkezinde bulunan caminin Osmanlı döneminde 1752 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. Türklerin buraya nasıl ve ne zaman yerleştiği bilinmemekle birlikte, Çaka Bey’in İzmir’i Bizanslılardan almasından sonra(1081-1097) geldikleri sanılıyor. 

Köyün etrafını saran tepeler, pırnal denilen kış ve yaz yapraklarını dökmeyen bodur ağaçlarla kaplı. Kuzey ve kuzeydoğu yamaçlarında meşe ve çam ağaçlarından oluşan ormanlar bulunuyor. Bu yöreler 25-50 yıl öncesine kadar tamamen meşe ve çam ormanları ile kaplıyken, o yıllarda odun kömürü satarak geçinen köylüler tarafından yakılarak ormanlık alanları daraltılmış. 

Geçim kaynağı tarım ve hayvancılık olan köyün merası geniş ve hayvan otlatmaya elverişli olduğundan çok sayıda keçi ve koyun sürüsü vardır. Yerli cins sığır yetiştiriciliği ve süt inekçiliği son yıllarda yaygın olarak yapılıyor. Çukurköy’ün geniş arazilerinde tahıl üretimi de yapılıyor. Asıl gelir kaynağı ise Çukurköy ovasında yetiştirilen çekirdekli kara üzümdür.